14 Temmuz 2015 Salı

Özgürlüğün Öyküsü

Uzun süredir sırtüstü yattığım yatakta boş gözlerle sanki türlü türlü filmler dönüyormuş, bir heyecanı bir çekiciliği varmış gibi tavanı seyrediyordum. Kulağımda rüzgarın ağaç yapraklarına elleriyle dokunupta çıkardığı ses doluydu.Diğer bütün seslere sağırdı kulağım sanki rüzgar hepsini içine hapsetmişte sadece ağaç hışırtılarını duymamı sağlıyordu. Belkide başka ses yoktu da kendi kendime zihin oyunları yapıyordum. Yatıp düşünmekten başka yapacağım bir şey yoktu zihin oyunlarıda olmasa patlardım vallahi sıkıntımdan. Yatmaktan vücudumun karıncalandığını hissettim ufak ufak sanki biraz daha uzansam karınca ordusu gelip hep beraber 3'e kadar sayıp beni sırtlanıp yuvalarına götürecek gibi geldi. Bu saçma düşünceyle birden doğruldum yattığım yerden. Ah bu hızla kalkmalarım yok mu geçici körlük, sarsıntılı baş dönmesi... Ne felaket bir şey ya. Aslında bir yandan iyi, hem biraz yavaş kalkmamız gerektiğini hatırlatıyor hemde "al hızlı kalktın benide şaşırttın sana ceza olsun bunlar" diyor işte beynimiz. Oda kendi çapında işte garibim bütün yük bende diye diye tüketiyor kendini, yoruyor. O olaya çözüm üretmem lazım düşünmem lazım diye diye bitiriyor kendini garibim. Valla "amaan yeter be bıktım artık bana müsaade" dese gitti gül gibi gelecek. Vay halimize. Aman aman büyüksün, alınma sen işlerine devam et sayın beynim. Nereden geldim ben bu konuya yahu ?
Heh düşünmek, zihin oyunları, hışırtı falan filan doğru ya. Gözlerimdeki perde kalktıktan sonra yıllardır gözümü aynı yerde açtığım odama bir bakındım. Gerçi aynı yer demesem daha doğru bu sene birkaç değişiklik yaptım.Klasik Türk kafası işte eşyaların yerini değiştirince oov bambaşka oda gibi oldu ya diyoruz. Odanın kapısına kadar gerileyip birde yanımızdakilere; değil mi değil mi diyipte onaylarını alıyoruz farklı olduğuna aklımızı inandırmak için. Olsun yinede değişiklik vardı yani ne bileyim daha ferah gibiydi sanki. Öyleydi ya evet evet. Eşyaların yerlerinin değişikliğine nazaran birde ufak bir akvaryumun içine bir balık almıştım. Onun yine daha kötü aynı yerde dolaş dur.Hep aynı, eşyalarının yerini değiştirmek şöyle dursun yok zaten. Anca günün belirli 3 saatinde tependen yemek yağsın sıkıldıkça onları ye. Hayvanın hayat tarzı bu. Acaba kötülük mü ettim ya. Gerçi tuzlu suda yapamaz bu o daha beter. Ya balığın normalde insanın beynini rahatlatması, huzur vermesi gerekmez mi niye ben şimdi büsbütün suçluluk duygusuyla doldum? Gözüm saate ilişti. Saat : öğle vakti 3. Bir şeyler yapmak için hem  erken hem de geç bir vakit öyle boşlukta bir vakit işte. Ama balığın yemini vermek için tam ideal bir saat.Niye diye soracak olursanız çünkü canım öyle istiyor. Hepsi bu.Yok sağlığı içinmiş yok bilmem ne şimdi bilimsel terimlerle konuşmaya hiç mi hiç gerek yok. Çalışma masamın tepesinde duran bir o kadar da kötü kokusu olan yemden bir tutam aldım ve yer yer suyun üstüne serptim. Başta ihtişamlı bir şekilde yüzmeye devam etti püsküllü kuyruğunu sallaya sallaya. Yem attın ama hiiç canım istemiyor keyfim gelince yerim der gibi. Tabi bu laf pek uzun sürmedi ıslanıp batan yemlerden birinden minik bir ısırık aldı. Dizlerimin üstüne çöktüm iki elimide masaya koydum çenemide rahat olacak şekilde ellerimin üzerine koydum başladım izlemeye. Alırken bile bu kadar uzun bakmamıştım heralde.Bir sağa bir sola hepsi bu. Geçer mi bir ömür 1 metrenin içerisinde ? Bir başına ? Öyle daldım ki izlerken bir ara görünüşüm bulanıklaştı. Daha çok ve daha çok.Bu bulanıklık gidince, görüşüm netleşince birde bakarım ki kocaman bir surat bana bakıyor çenesini ellerine koymuş. İrkildim birden..Sağa sola tepindikçe guluk guluk sesleri gelmeye başladı. Noluyor ya demeye kalmadan o siyah ihtişamlı kuyruğu gördüm hemen dibimde. Düşündüğüm, izlediğim balık mı oldum ben ? Su soğuktu üşümüştüm yüzersem ısınırım diyordum başladım yüzmeye. Ne çabuk ayak uydurdum be balık olmaya sanki yıllardır balıkmışımda hep bu akvaryumda yüzüyormuşum. Ya da önceki hayatımda balıktım.Amaan ne bileyim ben. Bari biraz bir şeyleri sorgulamayayım ne neden diye de şu anın tadına varayım dememe kalmadan. Aslında ne kadar da bir başıma olduğumu anladım. İç sesimden konuşuyordum. Gerçi konuşsam akvaryumun dibindeki yemlerle mi konuşacaktım "aaa merhaba yemciğim bugün çok leziz görünüyorsunuz izninizle şimdi sizden bir ısırık alacağım" mı diyecektim? Aman ne saçma konuşmaya başladım ben. Bir ömür geçer mi yahu böyle. Yem kankalarla bir başıma sadece yüzerek. Hata mı ettim ben bu balığı alarak. Kendime rahatlık olsun diye onu rahatından edip mahkum mu ettim bu yaşama? Bunları anlamak için onun yerine mi geçmem gerekti. Yüzmeyi bıraksam ölürdüm onu bildiğimden durupta düşünme şansım olmuyordu.Bana bakan koca kafanın olduğu yere yüzüp bende baktım ona. Baktım, baktım. Sonra birden irkildim. Kendi bedenimdeydim. Gözlerimi fal taşı gibi açıp etrafa bakındım. Sihir mi yaptım diye düşünüp ellerimi şıklattım falan ama böyle bir şey yoktu. Renkli yıldız falan çıkmadı ellerimden. Gerçi çıksa tövbe estağfurullah der daha çok yadırgardım durumu. Ay iyiki öyle bir şey olmadı ya. Şu saçma düşüncelerden kurtulup kendimde olduğuma inandığımda balıkla ilgili ne yapacağımı düşündüm. Küçük bir fanusa aldım dikkatlice evimizin yaklaşık 1 saatlik ilerisinde olan nehire bırakmak için yola koyuldum. Nehire vardığımda iyi bir karar verdiğimi düşündüm. Fanustaki su ile beraber nehire döktüm. Bir süre bekledim neden bekledim bilmiyorum. Kafasını sudan çıkartıp çok teşekkür ederim canım diyecek hali yoktu ya. Şaka bir yana iyi bir karardı. En azından gidecek çok yeri vardı. Ne kadar yaşar orasını bilememde. Yağan yağmurun sıcaklığını hissedecek, hazır yemden başka şeylerin tadını alacaktı belki konuşmayan arkadaşlar edinecekti kendine, yüzme yarışı falan yapacaklardı. Sonuç olarak bu balığı özgürleştirdim ve tabi kendimi de. 1 metrelik yerden farklı coğrafyalara geldik ikimizde. Yaşamayı istemediğimiz bir hayatı neden başkalarına yaşatalım değil mi...

4 yorum:

  1. Metinin yarısına kadar sanki kendim yazmışım gibiydi. Vay be...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belki kelimelerimiz sınırlı belki düşüncelerimiz aynı..

      Sil
  2. Yazi ayri yoruma cevabin ayri güzel , tebrikler ...

    YanıtlaSil
  3. komik başladı, bilimkurgu gibi oldu fantastik filan, yazık balığa ya ölmüştür çoktan, nehir balığı mıydı ki :)

    YanıtlaSil