3 Aralık 2015 Perşembe

RÜYAMSI

 

 Bazen uyurken gördüğümüz rüyalar bize çok gerçek gelir değil mi? Sabah gözlerimizi açtığımız saniyeden itibaren gerçekliğini ya da yapaylığını sorgular dururuz. Ya gerçek gibiydi ama... Sanki gerçekten oradaydım... Hava soğuktu, üşüdüm...
   Yarı uyuyor yarı etrafı gözlediğim zamanlarımdan birindeyim yine... Aslında yüzdelik bakacak olursak eğer; %70 uyuyorum diyebilirim. Rüyamda klasik günlerimden birindeyim. Rüyada iken uyanıp yataktan kalktığımı görüyorum... Evet evet tam olarak böyle. Rüyanın başrol oyuncusu benim buna ek olarak rüyayı izleyen bir numaralı hayranı da benim...
Yine alelacele eşyalarımı toparlayıp çıkıyorum. Günüm koşturmak ile geçiyor. Sonra kendimi birden kalabalık bir caddenin en ıssız köşesinde buluyorum. Boş gözlerle tüm insanları derinlerine kadar süzüyorum. Kim nereye koşuyor, hangi sıklıkla adımlarını atıyorlar, suratlarında hangi ifade var... Boş gözlerle bakarken bir üşüme geliyor, sanırım üzerimi falan açmış olmalıyım uyurken...
İnsanların seyrekleşmesini fırsat bilip uzun uzun adımlarla hiçbirine değmeden ve sanki gideceğim yeri biliyormuş gibi bir yöne doğru ilerliyorum... Yürürken başımı öne eğiyorum. Sanki dünyada bilinen ünlüler arasındaymışım da birine rast gelmemek için böyle yürüyormuşum gibi davranıyorum. Başımı öne eğdiğim zaman benim olmayan bir montun cebinde görüyorum ellerimi ve bu ayakkabılar, bu pantalonda bana ait değil. Ellerimi korka korka ve olanca ağırlıkla cebimden çıkarıyorum, soğuktan kıpkırmızı bir el. Hem ellerime bakıyor hem de yürüyorum sonra ellerimi (ki benim olduklarından emin bile değilim) tekrar cebime yerleştiriyorum. Hani her insanda aynı olan bir hareket vardır ya ; omuzları ve kaşları yukarı kaldırıp iç sesinle 'ne yapayım ya' hareketi. İşte öteki tarafta beni izleyen bana bu hareketi yapıyorum...
Adımlarımı öyle hızlandırıyorum ki birden gitmem gereken durağı gözümün önüne getirip tabana kuvvet bütün gücümü adımlarıma yüklüyorum. Ama çok yürümeme gerek kalmadan birden durakta volta atarken buluyorum kendimi. Rüya işte her zaman canavarlar, bizi korkutan şeytan ya da özlediğimiz kişiyi görecek değiliz ya. Sonra yıllarca koşmuş birinin yorgunluğu ile duraktaki demirden yapılma yerlere oturuyorum. Allahım ! Bu ne soğuk? Ha şimdi ısınır diye diye bir çok zamanın geçtiğini fark etmiyorum bile. Kulağımda bir müzik çalıyor ama ne olduğunu tam olarak kestiremiyorum. Önümden durmadan çeşit çeşit araba geçiyor. Kimi arabaların sürücüleriyle göz göze geliyoruz, normalde bunun saniyelik bir olay olması gerekirken bazı sürücülerin bakışları tam da baktığım yerde donup kalıyor. Sonra gözlerimi milim hareket ettirdiğim zaman o bakışlar hızla arabanın peşinden gidip sürücüdeki halini alıyor tekrardan.
Bir süre sonra binmem gereken otobüs gelince ayaklanıp sağ ayağımla biniyorum. (İyi ki yaşlı teyzeler gibi besmele çekip binmedim yoksa bu rüyayı en baştan itibaren sorgulamam gerekirdi)
Akbili iki parmağımla tutup fiyakalı bir şekilde okutuyorum ama bu fiyaka otobüs hareket edene kadar sürüyor. Hemen cam kenarına geçiyorum ve tabiki ayakta yalı kazığı gibi dikilmeyi seviyorum.  Otobüsün hızla ilerlemesinden dolayı etrafı fazla gözetlemeye fırsatım olmadığından sinirleniyorum başta sonra sırtımı dönüp içeridekilere bir göz gezdiriyorum. Ama gözüm sadece birinde uzun süre kalıyor, hem de çok uzun bir süre. Mavi gözlü bir kız. Sanırım 17-18 yaşlarında, onun da kulağında bir müzik çalıyor. Belki de birbirimizden bağımsız aynı müziği dinliyor olabilirdik. Kızın o gözlerle dışarıyı seyredişine öyle bir dalmışım ki rahatsız olduğunu hissedince hemen bakışlarımı baktığı yönün biraz daha ilerisine çevirip oraya baktım. Ama gözlerim laf dinlemeyip ısrarla bakmaya devam ediyor, sadece kızın bakışlarına odaklanıyordu. Elleriyle sıkı sıkıya bir kitap tuttuğunu gördüm ek olarak. Kitabı öyle sıkı kavrıyordu ki, açmaya korkuyordu. O kitap sıradan değildi onun için. Aslında sayfaları çevirmeye can atıyordu ama sıradan bir sözcüğün bile canını yakacağından korkuyordu. Bu yüzden yol boyunca dışarıyı seyretti. Aslında seyrettik, bakışlarımız bir oldu gibi geldi bana. Kızın içinde fırtınalar kopuyordu, içindeki rüzgarın esintisi benim de tenime dokunuyordu, hissediyordum. Ve sanırım o fırtına birazdan yağmur olup sağanak yağacaktı... Evet öyle oldu. Kızın gözlerine, o derin deniz kılıklı gözlerine, güneş geldi. O da bunu fırsat bilip serbest bıraktı gözyaşlarını, içinden de gözleri ona değen her insana bağıra bağıra; gözlerimin güneşe alerjisi var, ağlamıyorum ben iyiyim diyordu. Ama aslında hiç de iyi değildi o kız. Belki onu üzen biri olmuştu; sevdiği biri. Ya da birini delicesine özlemişti de bir anda o gözüne yansıyan güneş onu hatırlatmıştı. Ama her türlü o güneş bahane olmuştu. Sonra hızla gözyaşlarını sildi ve biz yine göz göze geldik bu sefer o da uzun uzun bana baktı. Omuzlarını, kaşlarını kaldırıp; ne yapayım? Dedi.
Sonra yine uzaklara gönderdi bakışlarını hemen ardından ben de...
Öyle uzun dalmışım ki uzaklara, omzumda bir el hissettim. Yavaş yavaş bakışlarımı önce omzumdaki ele sonra da o elin sahibine çevirince o kıza ait olduğunu gördüm. Adını bilmediğimden 'mavi gözlü kız' diyorum. Dudaklarını aralayıp bir şey mırıldandı, hızla kulağımdaki kulaklıkları çıkarıp onu duymak istedim. 'Son durağa geldik, inmiyor musun?' Dedi. Ve ben ona sadece gülümsedim. Sonra hemen arkasından indim. Rüyada sanıyordum kendimi. Meğersem her şey gerçekmiş. O omzumda olan el... Cebimden çıkardığım ellere benziyordu tıpkı. Ve hava soğuktu, üşüyordum...
Şimdi ben bu satırları yazarken o kızı düşünüyorum. Acaba adımlarını ne sıklıkla atıyordu, kollarını birleştirip mi yürüyordu sarılacak kimsesi olmadığından... Ve nereye yürüyordu bir başına...
Bir de şimdi rüyada mıyım yoksa gerçek mi diye düşünüyorum...

7 yorum:

  1. maşallah ruyanı baya baya hatırlıyorsun :) o gercek sanılan ruyalar ınsanın ıcını urpertıyor walla :) yanagında bır nefes omzunda bir el.. bu gece bende bı tane gormezsem ıyıdır o kadar dıkkatlı okudum kı :)
    bu arada ışık niyetine dedim hayır olsun gece gece anlatılmaz ama gece gece okunur heralde :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında rüyalarımızın bize vermek istediği mesajlar var ama biz sadece hayır olsun deyip geçiyoruz...

      Sil
  2. Keşke bende rüyalarımı hatırlayabilsem. :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hatırlamasan bile rüya görmüş gibi yapabilirsin :)))

      Sil
    2. Owww o aptala yatmak olmaz mı ama çok pis gömdün beni şimdi :))

      Sil
  3. hımmm içindeki diğer sen miydin acaba o mavi gözlü kız :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok ben ne mavi gözlüyüm ne de olmak isterim:) ben yeşil göz tutkunuyum... Bilemedim ki, kim ki acaba o :)

      Sil