18 Nisan 2015 Cumartesi

Hoşça Kal !

     Hoşça kal, beni unutuncaya dek!

Gidiyorum, zamanım kalmadı
Rüzgâra yeni sorular sormaya.
Ve cevabını alamamaya
Yürüyorum sallanarak
öylesine acelem var,
bekliyorlar beni bir yerlerde
bir şeylerle suçlamak için,
ağız dolusu laflarla canımı acıtmak için,
kendimi savunmam gerek;
kimse bir şey bilmiyor
bilme gereği duymuyor
kimse bir şey bilmiyor
acil olmasının dışında.
Bu hızla ilerlersem,
gitmezsem kapanacak kapı,
nasıl savunabilirim kendimi
çalarsam ve kimse açmazsa kapıyı?

Hoşça kal, konuşacağız daha önce,
ya da sonra; hatırlamıyorum,
belki de karşılaşmadık bile daha önce
ya da haberleşemiyoruz, hep engel bir şeyler
Böyle çılgın alışkanlıklarım var,
konuşuyorum, kimse yok, dinlediğim yok,
sorular soruyorum kendi kendime
ve asla yanıtlamıyorum.

Hoşça kal, yollarımız kesişmeyecek bir kez daha.
Sorulmayacak halin hatrın.
Hoşça bak kendine; umutsuz, tükenmiş gözlerine
Ve hoşça kal, sevilmeyeceksin bir kez daha böyle.


1 yorum: